25 Mayıs 2015 Pazartesi

Lunaparklardaki hani şu bir sürü atılan ama hiç oyuncak kazanılamayan dartlardan hediye mi kazandı ne birisiiiii :) koloninin yeni maskatuu yeşil canavar :)

23 Mayıs 2015 Cumartesi

Dostlari olmali insanin..'müsaade edin lütfen, hayata küsmeme izin verin'diye düsünürken ellerinde dondurmalarla gelmeli, telefonuna mesajlar birakmali, yanindaki arkadasini aradiginda 'o nasil' diye sormali, bahcede cay demlemeli, zorla cayi icmek icin sürüklemeli.üstüne cekirdek kabugu fırlatmali ve para cikolatalardan saçmalı..

19 Mayıs 2015 Salı

''omzunda kendi tabutunu taşıyan insanlar; birazcık kamburdurlar...''
'gökten bir el inse de yaralarımıza dokunsa;
''korkma'' dese ''hepsi geçecek!''
böylesi bir şefkat, insan olduğumuzu da hatırlatır belki'

hayaller paramparca

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Zaten 15 m2de nüfusu bin kişi olan 50 numaraya gelirken kişilerin, artık 'kızlar uygun musunuz' sözleri yerine sadece sesli düşünerek 'ben de mi buraya gelsem acaba' diyen, 'misafir' konumundaki ama misafir olmayan kişilerin de 'gel gel tabi' demesi..........Çoktan kamusal alana dönüşmüş Kollektif Ev..........(Hatayı en başından anahtarı kapıya koyarak yaptık..)
                                                                                                                       
'yağmur yağsın
gök de gürler belki..
gökgürültüsünü seviyorum
sanki benim yerime bağırıyomuş gibi...'
                          küçük bi çoçuk demiş..
https://www.youtube.com/watch?v=38u8d8qs7DE

17 Mayıs 2015 Pazar

'Bu badireler de geçici bak inan..'
                                                                                    La Edri
Dondurma olsa da yesek
Bazen muhabbetin ortasında bi laf geçer.
Küçücük bi kelime
O, büyür büyür içinde.
Geçer geçer de..
Sen geçemezsin..
Kalırsın
Devam eder konuşma
Muhabbet döner, biter
Gün döner biter… kalırsın..
Sonra hafta geçer belki..Dönersin normale..

Sonra, bakarsın, bigün yine…
Ve döngü başlar..

Sözcükler yıkar bazen işte öyle insanı
Ne söyleyen farkındadır, ne dinleyen
Ne fırtınalar kopmuştur kiminin içinde
Ne konuşan farkındadır, ne susan..


İnsan adedince dünya var, buna inanırım.
Her biri ayrı döner, durur.
Hepsinde farklı, hava durumu.
Bugün benimki kapalı bulutlu.
Rüzgar sert
Yağmur bekliyorum

Yağsa keşke…
                                                                                                                           *ç*                                                                                                
yaşanmışlıklar...

her gittiğimiz yerde ufak tefek yaşanmışlık bırakırız.. ister istemez.. iyi kötü..

Hansel'le Gretel gibi..

geçtiğimiz yerlere bıraktığımız sadece bizim görebildiğimiz küçük kırıntılar..
hayatımızdan kesitler..

şimdi hayat kitabımızın bu bölümünü de tamamlamak üzereyken geriye şöyle bi bakınca
yüzünde sıcak bi gülümse oluşuyorsa...
 daha ne denilebilir ki..

pek değerli insanlarla pek değerli anılar kalır heybende..
toplar gidersin..

gittiğin yerde bazen yalnız kaldığında,
 yada yalnız hissettiğinde, heybene bakar gülersin...
canlanır kafanda yeniden bugünler..
biraz hüzünlü biraz komik.. hafif acılı:)

sonra biri seslenir dönersin yine hayatına, günlük telaşına, işine gücüne…

olsun heyben hep seninle..

içindekilerde.

Onu kaybetme..

O senin hüzünlendiğinde gülme sebebin olsun..

Bu hikaye burada bitmesin..


Arka fonda yaşamaya devam etsin…


                                                                                                                               *çalıkuşu*
                                                                  
Hayat telaşı hep bir yerlere sürükler insanı. Nerde ne yaptığın önemli değil. Önemli olan kalbinde neyi yaşattığın...
üzülme
bir hakkım olsa...
geleceğe gidebilsemm 
......
......
kendi mezarıma gitmek isterim.. 
acizliğimi görmek istiyorum
bi de papatya götürürdüm
çiçeğimi solduranlar
bana papatya da getirmezler biliyorum ...



15 Mayıs 2015 Cuma

'adam yıldızlara basarak yürüdü..çünkü biraz önce yağmur yağmıştı..'
kalmayacak adımlarımızdan hiçbir iz..
've omuzlarıma düşen, bir yıldırımdan fazlasıdır..' dedi adam
proje proje proje...
proje çalışırken dinlediğin müzik türlerine artık anlam veremiyor ben ne ara bu türe geldim diyorsan son çırpınışlardasın demektir...
''OLMADI, OLANA KADAR DUA EDERİZ''
                                                                   *çalıkuşu*
Bir meczup un dokunulmazlığından istiyorum
Dokunmasınlar ki, ağlamayayım.          KF

Süt küpüne düşen kurbağa misali çırpınıyoruz...
Olurda süt kaymak tutarda atıveririz kendimizi dışarı...

                                                                             *çalıkuşu*

14 Mayıs 2015 Perşembe

-eveeet şimdi devam edebilirsin
 son günlerim diyordun:
-ha son günlerim ...son günleriiim
 son günleriiim...
-eveet?
-son günlerim    'endişeli'
-mm endişeli demek .. peki: neden bu kadar endişelisin?
-çünkü korkuyorum...
velev ki tembeliz!
Jüri ne ayol? ;) KF
''kendi küçük bahçemde kocaman duvarlarım var..
istesem kaçar gelirim ama kurallarım var.''
                                                                                                                 *çalıkuşu*
Yorulduk..https://www.youtube.com/watch?v=vLr3tG7xI6Y
Severek dinliyoruz......https://www.youtube.com/watch?v=I9eu68mg20A
projeyle bakışmaktan ileriye gidemiyorsan hayat senin için çok zor demektir.... :(

13 Mayıs 2015 Çarşamba

geri dönebilecekken gitmem gerekirdi
zamanı geri alabilseydim... o zaman giderdim..
                                                           'pinokyo'

:):)

Simdi güneşin batmasına az kala, içimize yeni umutlar doğsun
Daha adı yok :)
YAŞIYORUM DEMEK

Çok merak ediyorum kendimi
Başıma bir şey mi geldi
Öldüm mü kaldım mı
Hiç haber yok kendimden

Bu sabah kapımı çaldım
Kapıyı açan kendim
Bir süre kendime baktım
Bu güleç yüz bendim

Oh ne güzel bir sabah
Bugün de yaşıyorum demek
Benden başka yok kimsem
Beni merak edecek
                           Aziz NESİN     (KF)
Elinden geleni yap, sonrasını O'na bırak!
                                                                                 'mlb'

                                                                                                                                                   

12 Mayıs 2015 Salı

..buralar çürümüş yürek kokuyoo..#mavibalık

o değilde gençler bıdırık artık yok :( #mavibalık
Hic bisey dusunmemek isterken dusunmek zorundaysan, adim aticak halinin olmadigini hissediyoken hizla kosmak zorundaysan, sadece sessizligi yasamak istiyoken konusmak zorundaysan, dayanıcak halin yokken gayret etmek zorundaysan ve aslında icinden uzgunken gulmek zorundaysan.....hüzünlü hikaye ha..:)

Farklarımız çalındı herkes birbirinin aynı 
Oltaya yem takıldı, yutan kendini kopya yaptı..

                                                                    ''Redd-Bak keyfine''
BLACK
Hadi gül.
Bazen sözler  koca bir yük olur, biner sırtına..

Birinin içini acıtmak ne kolay değil mi?


İnsanın sözlerine hakim olamaması ne acı


Şimdi tam da zamanı, o kirli kalplerimize bi su tutmanın…
Herkesin haksız bir şekilde kullandığı bir ifadedir 'Angut'.


Biri laftan anlamayınca, boş boş bakınca ya da aptallık 


edince hemen 'Angut musun?' der günümüzün insanı. 


Angut'un aslında bir kuş olduğunu bilmeyen bir sürü insan


var ülkemizde.

Özelliği nedir bilir misiniz?


Angut kuşunun eşi öldüğü zaman yanına o anda başka bir 


yırtıcı hayvan veya bir insan gelse dahi gözlerini bir dakika 


bile eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan o da ölene kadar


onun başucunda bekler.

İşte bu canlının yaptığı en büyük 'Angut'luk budur. Ayrıca 


bu olay bütün Angut kuşları için geçerlidir, arada bir görülen 


bir şey değildir. Dişi olsun erkek olsun bütün Angut kuşlarının


Çok ürkek bir hayvan olmasına rağmen eşinin ölüsünün başında 


bekleyen Angut kuşuna elinizi uzatsanız dahi oradan kaçmaz.

Hani derler ya 'Angut gibi bakmasana' diye...


Keşke herkes Angut gibi bakabilse değer verdiklerine.


Bundan sonra bazılarına 'Angut' demeden önce bir kere daha düşünün. 


Bir "Angut" bile olamayan o kadar çok insan var ki artık günümüzde.
..

Alıntı: 'http://hayateylul.blogcu.com/angut-kusunun-hikayesi/2396332'


11 Mayıs 2015 Pazartesi

Sonunu düşünemeden söylediğimiz bi sürü şey var
bugün yağmur yağmıycak
bu saatte dışarıda da koşulmaz ki..
zaten bisküvim de bitmiş...

SEVGİ ADINA

YALNIZ OLANLARA..
Ask bir kelebek gibidir, peşinden koştukça hep senden kaçar... En iyisi bırak uçsun, inan ki hiç beklemediğin bir anda gelip omzuna dokunuverir. . Ask mutlu eder, bazen de üzer ama aşk özeldir, aşkını hak eden birine sunarsan eğer.

SEVGİLİSİ OLANLARA...
Aşkın amacı birileri için "mükemmel insan" olmak değildir, seni mükemmelliğe en çok yaklaştıracak insani bulmaktır.

ÇAPKINLARA...
Sevmediğin birine asla "seni seviyorum" deme. İçinde olmayan duygulardan varmış gibi söz etme. Kimsenin hayatına kalbini kırmak için girme. Sevgi dolu bakan gözlere asla yalan söyleme, Çünkü birine verebileceğin en büyük acı, âşık olmadığın birini kendine âşık etmektir...

EVLİ OLANLARA...
Seven insan "senin hatan" yerine "özür dilerim" Diyendir... "Neredesin?" Yerine "ben buradayım" diyendir. "Nasıl yaparsın" yerine "Niye yaptığını anlıyorum" diyendir. Ve aşk "keşke" yerine daima "iyi ki" Diyendir...

KALBİ KIRIK OLANLARA...
Kalp yarası siz kanatmaktan vazgeçinceye kadar sürer ve ilacı bu Acıya alışmak değil, ondan ders çıkarabilmektir.

AŞIK OLMAKTAN KORKANLARA....
Aska düş ama tökezleme, anla ama bekleme, paylaş ama isteme, yaralan ama Asla acıyı içinde büyütme...
 

SEVDİĞİNİ FAZLA SAHİPLENENLERE....
Sevdiğinin bir başkasıyla mutlu olduğunu görmekten daha acı bir şey Varsa, o da sevdiğinin seninle mutsuz olduğunu görmektir.

AŞKINI İTİRAF ETMEYE ÇEKİNENLERE...
Sevdiğinden ayrılınca ask acı verir, sevdiğin seni terk edince daha Da çok Acı verir ama en acısı, onu ne kadar sevdiğini bilmesine hiç fırsat Vermemektir. .

DÖNMEYECEK BİRİNİ HALA BEKLEYENLERE...
Hayatin en hüzünlü ani, deli gibi sevdiğin insanin buna hiç Değmediğini Gördüğün andır ve en büyük kaybın onun için harcadığın Yıllardır... Senin Askını su gün hak etmeyen, bil ki 10 sene sonra yine hak
Etmeyecektir. .Bırak, Gitsin...

MUSFIK KENTER

incinin öyküsü

Okyanusun dibinde yatan bir istiridye, su üzerinden akıp geçsin diye,
Kabuğunu açmış.
Su içinden geçerken, solungaçları
Yiyecek toplayıp midesine gönderiyormuş.
Aniden, yakınındaki bir balık,
Bir kuyruk darbesiyle
Kum ve çamur fırtınası yaratmış.
İstiridye de kumdan nefret edermiş;
Zira kum öylesine pürüzlüymüş ki kabuğunun için kaçarsa son derece rahatsız olurmuş.
İstiridye derhal kabuğunu kapamış
Ama çok geç kalmış;
Sert ve pürüzlü bir kum taneciği içeri girip, iç derisi ile kabuğun arasına yerleşmiş.
Kum tanesi istiridyeyi ne çok rahatsız ediyormuş.
Ama kabuğunun içini kaplaması için kendine verilmiş olan salgı hücresini hemen çalıştırarak, minik kum tanesinin üstünü kaplamaya başlamış;
Ta ki, nefis, parlak ve düzgün bir örtü oluşana
Kadar...


İstiridye, yıllar yılı, minik kum taneciğinin üstüne
Katlar eklemeye devam
Etmiş
Ve sonunda müthiş güzel, parlak ve son derece değerli bir inci oluşmuş.

Karşı karşıya olduğumuz problemler
Bu kum taneciğine benzer,
Bizi rahatsız ederler ve niye bize bu derece eziyet
Çektirip
Asabileştirdiklerine şaşarız;

Fakat ; ... Azmin getirdiği cesaret ve kuvvetle,
Sorunlarımızın ve zayıflıklarımızın
Üstesinden geliriz. ...daha alçakgönüllü,
İsteklerimizde daha ısrarlı, çevremizdekilere daha yakın,
Daha akıllı ve sorunlarımıza karşı daha dayanıklı hale geliriz. ...

Gizli gücümüzle, yaşamımızdaki pürüzlü kum taneciklerini,
Bize kuvvet veren ümit ve ilham kaynağı olan değerli
İncilere
Dönüştürürüz.


Ümitsiz olmayın
Ümit SİZ olun.
bayatlamış hayatımdan..
pamuk şekeri hayatına bakarken...


...canım lahmacun çekti #mavibalık
Ey insanlar!
Gelin sizinle bir anlaşma yapalım.
Tüm umutsuzluklarınızı,
Pişmanlıklarınızı,
Boşa çabaladıklarınızı,
Korkularınızı,
Hüsranlarınızı,
Ettiğiniz bedduaları,
Teamülden kalkmış duygularınızı
            Bana verin.
Borcum ne şimdi?
Bir çek yazsam?
Tüm servetimi döksem önünüze?
Hatırlı bir siyasi tanıdığım var, sizi onunla tanıştırsam?

Yakışık alır mı bunca yaşanmışlığa!   KF

Her gün sarılsak birbirimize yeter mi ki? Çok az kaldı ya hani. Belki sarılmak teselli olur bize.Özlem kuşu aklımıza konduğu an,o sarılmayı düşünür, içimizde birbirimizin sıcaklığını hissederiz yine diye diyorum.Fayda eder mi ne dersiniz? Düşünüyorum da.  Heyyy, koloni!!!  Ben şimdiden çok özledim sizi..._nazende

Okuldaki güzel şey


Bişeyler oluyor hayat bi şekilde akıp geçiyor peki sen hayatına ne kadar müdahale edebiliyorsun? Kendi beceriksizliklerimize kader mi der olduk? Nekadar istediğimiz gibi yaşıyoruz? Sorumluluklar üzerimize çöküyor peki akıp giden hayat onu naptık sorumluluk denizinde yüzerken? Kişilere karşı olan sorumluluklarımızı düşünürken biz biz olabildik mi? Biz biz olmayı ne zaman öğreneceğiz?? Ben cevap bulamıyorum ya siz????

Şemsiyen nerede?

Hepimizin bu kızdan öğreneceği birşeyler var...
Sonsuzluk gibi görünen kuraklıkta, küçük bir çiftçi topluluğu ne yapacağını bilmiyordu.
Ürünlerini sağlıklı tutmak ve kasaba halkının ihtiyaçlarını karşılamak için yağmur çok önemliydi.
Sorun daha da büyüdükçe,hoca bir yağmur duası yapmaya karar verdi.
Çok kişi geldi.İçeri girerlerken hoca çoğunu selamladı.
Resmi olarak toplantıyı başlatmak için ön tarafa doğru yürürken insanların çoğunun karşılıklı koridorlarda sohbet ettiğini ve arkadaşlarıyla selamlaştıklarını gördü.
Ön tarafa vardığında düşüncesi katılımcıları susturmak ve toplantıya başlamaktı.
Sessizlik isterken gözleri kalabalağın üstünde dolaşıyordu.
İlk sırada sessizce oturan 11 yaşlarındaki bir kız çocuğunu fark etti.
Yüzünde heyecanlı bir gülümseme vardı küçük kızın.
Yanındaki askıda kullanılmaya hazır açık kırmızı bir şemsiye duruyordu.
Ne kadar güvene sahip olduğunu görünce , kızın güzelliği ve masumiyeti hocayı gülümsetti.
Hiç kimse şemsiye getirmemişti.
Hepsi dua etmeye gelmişti , fakat bir tek bu küçük kız Tanrı'nın duaları kabul ed
eceğinden emindi...

10 Mayıs 2015 Pazar

bir uçurumda aşağı bakmanız ihtimali 148 de 1
dişinizi fırçalarken fırçayı yutmanız ihtimali 11 milyonda 1
hapşırırken bir kaburganızın kırılması ihtimali  587 de 1
yazdığınız yazıdaki ironinin hiç anlaşılmaması ihtimali 1 de 1 ...
ben üzgünsem:
bütün denizlerin suyu çekilebilir
yanardağların hepsi aynı anda alev püskürtebilir
dağlar insanları yiyebilir
dünya dönmeyi bırakabilir evet..
eğer sevdiklerim üzgünse:
hepsinden iki kere ...




BENİM EN GÜZEL DÜŞLERİM İÇİMDE KALDI.

                                                        .m2.
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekteydi ya hani,
Ama elmanın seni sevmemesi de dahil değil miydi meselelerine?
Tahir olmak ayıp değildi elbette
Hele Zühre olmak...
Sevda yüzünden ölmek... Hiç!

Sevda yüzünden ölmek deyince;
Nefesin kesilmesi olmasa gerek,
Nefesinin kesiliyormuş gibi olması...
Deneyememek damarlarında bir serumu.

Elmanın seni sevme ihtimali yoksa şayet;
Önce senin Zühre'liğin sorgulanmalı.
Tahir gibi Tahir, Zühre gibi Zühre olunmalı.
Lafla olmaz kondurabilmek şahsına Tahir ile Zühre'yi!

Tahir olmak da kolay değil Zühre olmak ta... KF

konuşulacak çok şey vardı ama o sustu
bende sustum..
üzgündü..
ben de üzüldüm
o üzüldüğü için üzülmüştüm..
çayını yudumladı derin bir nefes aldı
gözlerini yere cevirdi
ne düşündüğünü merak ediyordum
belki sorsam söylerdi
ama sormadım..


DünüM yarınım dediğinde ki yarın Algını, yazıp sildiklerim dediklerinin ehemmıyetsizligini sorgulamak gerek. Malum anlattığın kadar varsın. zira anlatamadıklarin çaresizligın den ziyade yüzün olmadigindan değil midir? KF


İçimde birikti bütün yağmurlar..bi bulut gibi..

Gittikçe ağırlaşıyorum. İyice karardım gittim bugünlerde..

Uçsuz bucaksız gökyüzünde ahenkle dönmek varken. Kendi ağırlığımın altında eziliyorum. Biyere kımıldayamıyorum.

Ah şu yağmurlarımı bi boşaltsam. Sonra bi rüzgar alsa götürse beni sevdiğim topraklara..doyasıya dolansam gökyüzünde.

Bulut için yağmurkıymetlidir, bilirim. Ama çok ağırlaştım artık taşıyamıyorum. Topladığım son damlalarım olsa gerek.. Az kaldı.

Ah şu yağmurlarımı bi boşaltsam. Doyasıya dolansam gökyüzünde.

Deme sakın bulut yağmurdan sızlanır mı?

Doldum artık sonuma kadar hissediyorum.

Artık bi yere yağmur olup oraları yeşertmek istiyorum

Yağmur olmak kolay değil, anladım..

Ah şu yağmurlarımı bi boşaltsam. Sonra bi rüzgar alsa götürse beni sevdiğim topraklara.

Kocaman bi bulutum ben.

Kocaman yağmurlu bulut.

Cok yağmurlarım var,ondan kara bulut oldum bugünlerde..

Ama olsun bi gün hepsi yağacak yeryüzüne..

Biliyorum az kaldı..

Bu ağırlığı biraz daha taşıyabilirsem…sonu güneşli günler biliyorum.

Elbet yağmurlar toplanır içimde yine..biliyorum

Ama bu seferki ağır geliyor artık.

Ahh şu yağmurlarımı bi boşaltsam..sonra bi rüzgar alsa götürse beni sevdiğim topraklara..doyasıya süzülsem gökyüzünde..


                                                                                         *çalıkuşu*

Videonun sonunda; ''Taşın taşlığını oraya kafayı koyunca anlarsın.''
BLACK
Simdi ,bi durakta oturup, kulakligimi takip sevdigim bi melodiyi dinlerken, kosusturan, yanimdan gecip giden, arkadasiyla sohbet eden, yanimda oturan insanlari, dertlerini, kafasindaki farkli dusunceleri, telaslarini, hastaliklarini, kaybettiklerini, bambaska hikayelerini dusunuyorum.
tramvay geldi, kendi hikayeme dönuyorum.

'Hoşçakal Ülkesi'

Eger giden bi parcansa, trenin siyah camindan  birbirinizi gorme ihtimaliniz cok dusuk olsa da, ne kadar sacma gorunse de, dakikalarca orda bekleyip bosluga elini salliyabilirsin...
  Zaman...Hızına da yetişilmez, arkasindan da itilmez. Akan bir nehrin önüne taş koymak engeller mi suyu? Bellidir suyun yatagına ne zaman ulaşacagı. Taşlar da konsa, setler de gerilse nafile azizim.. Sabır gerek sadece sabır... _nazende
bitimsiz düşkünlüğümü anlamayı isterim,
başka da bişey yapamam..
kanatlarım varsa da; unutmuş olmalıyım onları...

9 Mayıs 2015 Cumartesi

Dinlenir..


                                                                        BLACK
Kendime hükmetmek niye bu kadar zor?
bu korkulu rüyadan uyanabilirsen eğer:
uçaklar yüzmeye gemiler uçmaya başlıycak 
yatağın bulutlar ; başındaki taç gökkuşağı olacak 
yıldızlar?onların herbiri için ayrı bi gökyüzü olacak...


...sonra dedim ki bakmam gereken gülüm var benim..#mavibalık
Çizimler, paftalar, hocalar, dedikodular,gündeme düşen can alıcı asparagaslar..
Göze sürülen rimellerin markaları, herkese yapıştırılan iyi insan, çirkin insan damgaları...
Değerler, hiyerarşiler, ilişkiler, anlamsız söyleşiler...
Uğruna seneler verilen çok değerli, çok havalı meslekler, imzalanan senetler, düzenlenen mitingler...
Kavgalar, barışlar...
Koşturmacalar, koşturmacalar, koşturmacalar..... Bitmezcesine...
Unuttuk mu acaba? Niçin geldik dünyaya?  _nazende

8 Mayıs 2015 Cuma

bu telaşım da neydi
nereye yetişmeye çalışıyorum ki
ya kalbimi kaplayan bu hüzün?
ah tarifleyemiyorum...
sahi ben ne için yaşıyordum?





yuvada kalmak, hayatında sabit bir kişinin bile olmamasıdır.
yuvada kalmak, anne kelimesinin bile anlamsızlaşmasıdır..
yuvada kalmak koca bir hayatı tek başına sırtlanmaktır.
yuvada kalmak suçsuz yere dayak yiyipbi köşede zırlamaya terk edilmendir.
yuvada kalmak, herşeye küsmeye en ala sebeptir..ona rağmen küsecek kimsenin olmamasıdır.
yuvada kalmak nazlanmanın ne demek olduğunu bilmemektir.
yuvada kalmak, okuldan gelince olup biteni anlatacak birinin olmaması..
yuvada kalmak dayanacak bir varlığının olmaması..
yuvada kalmak hayatın daha tomurcukken kimsesizliğin dibine vurmak..
terkedilmişliği iliklerinde hissetmek...
prenses(/prens) olman gereken çağlarında hiçbirşey gibi gereksiz, fazlalık hissetmektir.
yuvada kalmak cılız bacaklarla tüm yüklerin sırtına yüklenmesidir.
yuvada kalmak kafa dinlemek için gidecek sana özel bir odanın olmaması
yuvada kalmak, sana birşey alındığında, aynısından elli tane daha alınması..odayı bırak özel hiçbişeyinin olmaması..olsada diğerlerinden onu saklamak için savaş vermektir.
yuvada kalmak ne için yaşadığını bilmemek
yuvada kalmak, üzgün bakışlarla kimsesizliğini bir kez daha hissetmektir.
yuvada kalmak bi kova suyun içinde yaşamaya çalışan 100 balıktan biri olmaktır.

özetle yuvada kalmak, çamaşır asarken balkondan düşen mandal gibi...unutulmuş, farkedilmemiş..sokaktan geçen insanların görmezden geldiği, düşürenin inipte almadığı, yerde parçalanmaya mahkum, renkleri yavaşta solan pembe bi mandal...


                                                                                                                                   *çalıkuşu*
                                                                                                                 
.....öbür yandan mecnun'un karaladığı çöller yas tuttu...
     neydi? mecnun leylanın acısından çöllere düştü...
     çöl ne kadar kötü bi yerdi ki mecnun bu çöllere DÜŞ(!)tü  dediler içlerinden..
     herkes korktu çölden...
     halbuki onunda rrüzgarın esintisiyle dans eden bal rengi kumları vardı..
     ama mecnun çöle düş'ünce bunları anlatmadı hiç..
     mecnun taktı leylaya..
     kimse bilemedi mecnunun tasvirlerdiği çöl onun içindeydi. nereye gitse onunlaydı..
     arada bizim çöl kaldı..
     mecnunda çölde yalnız kaldı..
                                                                                                                     
                                                                                                                   *çalıkuşu*
biter elbet bu yağmur...#mavibalık
 www.youtube.com/watch?v=tISaMCsuSWg
fazlasıyla garip duygular içerisindeyim şu sıralar 4 yıl önce korkularla geldiğim yerde bu şehirde;
4 yılı, anılarımı, arkadaşlarımı, şakaları, kahkahaları, sevdiğim sevmediğim her şeyi arkamda bırakıyorum. Anılarıma iyi bak eskişehir...
Belkide bir daha asla bu kadar kalabalık kahkaha atamayacağız sokaklarında...
proje yetiştirme telaşalarımızı da alıp gidiyoruz evlerimizden; sabaha dek yanan tek lamba bizim iken apartmanlarda...
Biz özleyeceğiz bu kenti; acısıyla, tatlısıyla, muhabbetiyle, kırgınlığıyla hep bi parçamız olacaksın. Kocaman biz parçamız...
Yavaş yavaş hoşçakal derken bu maceraya es es, es ve getir sevdiğimiz herşeyi yanı başımıza...
by bg...

...

Karmakarısık bi sirkülasyonun ortasinda gibiyiz simdi..bazen çokça gulumseme dolu.bazen ozlemle ve bekleyislerle dolu..bazen hüzünlü.bazen de dış seslerin sana ulasmadıgı sadece kendinle konuşarak, kendini dinleyerek geçen..bugün burda hava kapalı..
Ama simdi etrafıma dönüp bakınca, birinin gözlerinin gülerek bakması sana, durağa gittiğinde okuluna gitmek icin, bi sürü kisiye günaydın diyebilmek, azıcık solgun olduğunda neyin var hasta mısın diycek bi cok samimi kisinin olması, sevdiğin ve artık herkesce bilinen tatlı bi yiyeceğin hadi gel sana aldım denilmesi, o yiyeceği satan dükkan sahibinin oraya gittiğinizde artık tanıdık gözlerle size hosgeldiniz demesi:)
Simdi, bu her zaman yaninda oturup dısarı baktıgım pencereden bakınca hava biraz açıcak gibi görünüyo.
Not:O tatlı yiyeceği tahmin etmek cok zor olmasa gerek :)
Not2:Resmin konuyla hic bi alakası yok.sadece bi kisiye ait olan bu seye 4 farklı kisinin farklı isimler vermesi ve öyle seslenmesi sorununa doğru ismi kanıt için konuldu :)
Bıdırık :)

7 Mayıs 2015 Perşembe


Ferhat mıydı o dağları delen Şirin için..
Mesela Ferhat niye dağları aşmamış da delmiş? Şirin'i seviyorsa dağ ile zoru neymiş?.. Ferhat'ın çektiği zorluktan bahseder herkes..  Ya, dağın ne suçu vardı..Ne Şirin'i bilir ne Ferhat'ı... Bir heybeti vardı şu hayatta. Onu da Ferhat aldı.. Dağın geçilmezliği Şirin'in ulaşılmazlığına tercih edildi..
Dağ incindi..
Ferhat da kavuşamadı....by S
ben ne zaman öleceğim Allah'ım
sabah olunca mı?
keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım..
Hadi bugün de, bembeyaz papatyaların hayatlarına son verip bide onları düşünüyormuş gibi rol yapalım..kırlardan bir sürü toplayıp, eve gelip suya koyalım..
Çünkü biz kıyamayız papatyalara..!
Yorgun..uykusuz..ve umutsuzuz..şimdi belki bi çok şeyin 'eşik'indeyken, belki bi yol ayrımındayken, hayatımızdaki bi çok kişiyi artık bi daha göremiycek olmanın bilincindeyken, araya uzun mesafeler girecekken, anılar sadece kendi hafızalarımızda bi süre daha barındırılıp yavaş yavaş silikleşmeye başlayacakken, neler olacağı hakkındaki belirsizlik kafamızı meşgul ederken, bu ve benzeri bi çok düşünce beynimde yer edinirken sadece 50 numarada oturup güneşin batışını bekliyorum...