25 Mayıs 2015 Pazartesi
23 Mayıs 2015 Cumartesi
Dostlari olmali insanin..'müsaade edin lütfen, hayata küsmeme izin verin'diye düsünürken ellerinde dondurmalarla gelmeli, telefonuna mesajlar birakmali, yanindaki arkadasini aradiginda 'o nasil' diye sormali, bahcede cay demlemeli, zorla cayi icmek icin sürüklemeli.üstüne cekirdek kabugu fırlatmali ve para cikolatalardan saçmalı..
19 Mayıs 2015 Salı
18 Mayıs 2015 Pazartesi
Zaten 15 m2de nüfusu bin kişi olan 50 numaraya gelirken kişilerin, artık 'kızlar uygun musunuz' sözleri yerine sadece sesli düşünerek 'ben de mi buraya gelsem acaba' diyen, 'misafir' konumundaki ama misafir olmayan kişilerin de 'gel gel tabi' demesi..........Çoktan kamusal alana dönüşmüş Kollektif Ev..........(Hatayı en başından anahtarı kapıya koyarak yaptık..)
17 Mayıs 2015 Pazar
Bazen muhabbetin ortasında bi laf geçer.
Küçücük bi kelime
O, büyür büyür içinde.
Geçer geçer de..
Sen geçemezsin..
Kalırsın
Devam eder konuşma
Muhabbet döner, biter
Gün döner biter… kalırsın..
Sonra hafta geçer belki..Dönersin normale..
Sonra, bakarsın, bigün yine…
Ve döngü başlar..
Sözcükler yıkar bazen işte öyle insanı
Ne söyleyen farkındadır, ne dinleyen
Ne fırtınalar kopmuştur kiminin içinde
Ne konuşan farkındadır, ne susan..
İnsan adedince dünya var, buna inanırım.
Her biri ayrı döner, durur.
Hepsinde farklı, hava durumu.
Bugün benimki kapalı bulutlu.
Rüzgar sert
Yağmur bekliyorum
Yağsa keşke…
*ç*
yaşanmışlıklar...
her gittiğimiz yerde ufak tefek yaşanmışlık bırakırız.. ister
istemez.. iyi kötü..
Hansel'le Gretel gibi..
geçtiğimiz yerlere bıraktığımız sadece bizim görebildiğimiz küçük
kırıntılar..
hayatımızdan kesitler..
şimdi hayat kitabımızın bu bölümünü de tamamlamak üzereyken geriye
şöyle bi bakınca
yüzünde sıcak bi gülümse oluşuyorsa...
daha ne denilebilir ki..
pek değerli insanlarla pek değerli anılar kalır heybende..
toplar gidersin..
gittiğin yerde bazen yalnız kaldığında,
yada yalnız hissettiğinde,
heybene bakar gülersin...
canlanır kafanda yeniden bugünler..
biraz hüzünlü biraz komik.. hafif acılı:)
sonra biri seslenir dönersin yine hayatına, günlük
telaşına, işine gücüne…
olsun heyben hep seninle..
içindekilerde.
Onu kaybetme..
O senin hüzünlendiğinde gülme sebebin olsun..
Bu hikaye burada bitmesin..
Arka fonda yaşamaya devam etsin…
*çalıkuşu*
15 Mayıs 2015 Cuma
14 Mayıs 2015 Perşembe
13 Mayıs 2015 Çarşamba
YAŞIYORUM DEMEK
Çok merak ediyorum kendimi
Başıma bir şey mi geldi
Öldüm mü kaldım mı
Hiç haber yok kendimden
Bu sabah kapımı çaldım
Kapıyı açan kendim
Bir süre kendime baktım
Bu güleç yüz bendim
Oh ne güzel bir sabah
Bugün de yaşıyorum demek
Benden başka yok kimsem
Beni merak edecek
Aziz NESİN (KF)
Çok merak ediyorum kendimi
Başıma bir şey mi geldi
Öldüm mü kaldım mı
Hiç haber yok kendimden
Bu sabah kapımı çaldım
Kapıyı açan kendim
Bir süre kendime baktım
Bu güleç yüz bendim
Oh ne güzel bir sabah
Bugün de yaşıyorum demek
Benden başka yok kimsem
Beni merak edecek
Aziz NESİN (KF)
12 Mayıs 2015 Salı
Hic bisey dusunmemek isterken dusunmek zorundaysan, adim aticak halinin olmadigini hissediyoken hizla kosmak zorundaysan, sadece sessizligi yasamak istiyoken konusmak zorundaysan, dayanıcak halin yokken gayret etmek zorundaysan ve aslında icinden uzgunken gulmek zorundaysan.....hüzünlü hikaye ha..:)
11 Mayıs 2015 Pazartesi
SEVGİ ADINA
YALNIZ OLANLARA..
Ask bir kelebek gibidir, peşinden koştukça hep senden kaçar... En iyisi bırak uçsun, inan ki hiç beklemediğin bir anda gelip omzuna dokunuverir. . Ask mutlu eder, bazen de üzer ama aşk özeldir, aşkını hak eden birine sunarsan eğer.
SEVGİLİSİ OLANLARA...
Aşkın amacı birileri için "mükemmel insan" olmak değildir, seni mükemmelliğe en çok yaklaştıracak insani bulmaktır.
ÇAPKINLARA...
Sevmediğin birine asla "seni seviyorum" deme. İçinde olmayan duygulardan varmış gibi söz etme. Kimsenin hayatına kalbini kırmak için girme. Sevgi dolu bakan gözlere asla yalan söyleme, Çünkü birine verebileceğin en büyük acı, âşık olmadığın birini kendine âşık etmektir...
EVLİ OLANLARA...
Seven insan "senin hatan" yerine "özür dilerim" Diyendir... "Neredesin?" Yerine "ben buradayım" diyendir. "Nasıl yaparsın" yerine "Niye yaptığını anlıyorum" diyendir. Ve aşk "keşke" yerine daima "iyi ki" Diyendir...
KALBİ KIRIK OLANLARA...
Kalp yarası siz kanatmaktan vazgeçinceye kadar sürer ve ilacı bu Acıya alışmak değil, ondan ders çıkarabilmektir.
AŞIK OLMAKTAN KORKANLARA....
Aska düş ama tökezleme, anla ama bekleme, paylaş ama isteme, yaralan ama Asla acıyı içinde büyütme...
SEVDİĞİNİ FAZLA SAHİPLENENLERE....
Sevdiğinin bir başkasıyla mutlu olduğunu görmekten daha acı bir şey Varsa, o da sevdiğinin seninle mutsuz olduğunu görmektir.
AŞKINI İTİRAF ETMEYE ÇEKİNENLERE...
Sevdiğinden ayrılınca ask acı verir, sevdiğin seni terk edince daha Da çok Acı verir ama en acısı, onu ne kadar sevdiğini bilmesine hiç fırsat Vermemektir. .
DÖNMEYECEK BİRİNİ HALA BEKLEYENLERE...
Hayatin en hüzünlü ani, deli gibi sevdiğin insanin buna hiç Değmediğini Gördüğün andır ve en büyük kaybın onun için harcadığın Yıllardır... Senin Askını su gün hak etmeyen, bil ki 10 sene sonra yine hak
Etmeyecektir. .Bırak, Gitsin...
MUSFIK KENTER
Ask bir kelebek gibidir, peşinden koştukça hep senden kaçar... En iyisi bırak uçsun, inan ki hiç beklemediğin bir anda gelip omzuna dokunuverir. . Ask mutlu eder, bazen de üzer ama aşk özeldir, aşkını hak eden birine sunarsan eğer.
SEVGİLİSİ OLANLARA...
Aşkın amacı birileri için "mükemmel insan" olmak değildir, seni mükemmelliğe en çok yaklaştıracak insani bulmaktır.
ÇAPKINLARA...
Sevmediğin birine asla "seni seviyorum" deme. İçinde olmayan duygulardan varmış gibi söz etme. Kimsenin hayatına kalbini kırmak için girme. Sevgi dolu bakan gözlere asla yalan söyleme, Çünkü birine verebileceğin en büyük acı, âşık olmadığın birini kendine âşık etmektir...
EVLİ OLANLARA...
Seven insan "senin hatan" yerine "özür dilerim" Diyendir... "Neredesin?" Yerine "ben buradayım" diyendir. "Nasıl yaparsın" yerine "Niye yaptığını anlıyorum" diyendir. Ve aşk "keşke" yerine daima "iyi ki" Diyendir...
KALBİ KIRIK OLANLARA...
Kalp yarası siz kanatmaktan vazgeçinceye kadar sürer ve ilacı bu Acıya alışmak değil, ondan ders çıkarabilmektir.
AŞIK OLMAKTAN KORKANLARA....
Aska düş ama tökezleme, anla ama bekleme, paylaş ama isteme, yaralan ama Asla acıyı içinde büyütme...
SEVDİĞİNİ FAZLA SAHİPLENENLERE....
Sevdiğinin bir başkasıyla mutlu olduğunu görmekten daha acı bir şey Varsa, o da sevdiğinin seninle mutsuz olduğunu görmektir.
AŞKINI İTİRAF ETMEYE ÇEKİNENLERE...
Sevdiğinden ayrılınca ask acı verir, sevdiğin seni terk edince daha Da çok Acı verir ama en acısı, onu ne kadar sevdiğini bilmesine hiç fırsat Vermemektir. .
DÖNMEYECEK BİRİNİ HALA BEKLEYENLERE...
Hayatin en hüzünlü ani, deli gibi sevdiğin insanin buna hiç Değmediğini Gördüğün andır ve en büyük kaybın onun için harcadığın Yıllardır... Senin Askını su gün hak etmeyen, bil ki 10 sene sonra yine hak
Etmeyecektir. .Bırak, Gitsin...
MUSFIK KENTER
incinin öyküsü
Okyanusun dibinde yatan bir istiridye, su üzerinden akıp geçsin diye,
Kabuğunu açmış.
Su içinden geçerken, solungaçları
Yiyecek toplayıp midesine gönderiyormuş.
Aniden, yakınındaki bir balık,
Bir kuyruk darbesiyle
Kum ve çamur fırtınası yaratmış.
İstiridye de kumdan nefret edermiş;
Zira kum öylesine pürüzlüymüş ki kabuğunun için kaçarsa son derece rahatsız olurmuş.
İstiridye derhal kabuğunu kapamış
Ama çok geç kalmış;
Sert ve pürüzlü bir kum taneciği içeri girip, iç derisi ile kabuğun arasına yerleşmiş.
Kum tanesi istiridyeyi ne çok rahatsız ediyormuş.
Ama kabuğunun içini kaplaması için kendine verilmiş olan salgı hücresini hemen çalıştırarak, minik kum tanesinin üstünü kaplamaya başlamış;
Ta ki, nefis, parlak ve düzgün bir örtü oluşana
Kadar...
İstiridye, yıllar yılı, minik kum taneciğinin üstüne
Katlar eklemeye devam
Etmiş
Ve sonunda müthiş güzel, parlak ve son derece değerli bir inci oluşmuş.
Karşı karşıya olduğumuz problemler
Bu kum taneciğine benzer,
Bizi rahatsız ederler ve niye bize bu derece eziyet
Çektirip
Asabileştirdiklerine şaşarız;
Fakat ; ... Azmin getirdiği cesaret ve kuvvetle,
Sorunlarımızın ve zayıflıklarımızın
Üstesinden geliriz. ...daha alçakgönüllü,
İsteklerimizde daha ısrarlı, çevremizdekilere daha yakın,
Daha akıllı ve sorunlarımıza karşı daha dayanıklı hale geliriz. ...
Gizli gücümüzle, yaşamımızdaki pürüzlü kum taneciklerini,
Bize kuvvet veren ümit ve ilham kaynağı olan değerli
İncilere
Dönüştürürüz.
Ümitsiz olmayın
Ümit SİZ olun.
Kabuğunu açmış.
Su içinden geçerken, solungaçları
Yiyecek toplayıp midesine gönderiyormuş.
Aniden, yakınındaki bir balık,
Bir kuyruk darbesiyle
Kum ve çamur fırtınası yaratmış.
İstiridye de kumdan nefret edermiş;
Zira kum öylesine pürüzlüymüş ki kabuğunun için kaçarsa son derece rahatsız olurmuş.
İstiridye derhal kabuğunu kapamış
Ama çok geç kalmış;
Sert ve pürüzlü bir kum taneciği içeri girip, iç derisi ile kabuğun arasına yerleşmiş.
Kum tanesi istiridyeyi ne çok rahatsız ediyormuş.
Ama kabuğunun içini kaplaması için kendine verilmiş olan salgı hücresini hemen çalıştırarak, minik kum tanesinin üstünü kaplamaya başlamış;
Ta ki, nefis, parlak ve düzgün bir örtü oluşana
Kadar...
İstiridye, yıllar yılı, minik kum taneciğinin üstüne
Katlar eklemeye devam
Etmiş
Ve sonunda müthiş güzel, parlak ve son derece değerli bir inci oluşmuş.
Karşı karşıya olduğumuz problemler
Bu kum taneciğine benzer,
Bizi rahatsız ederler ve niye bize bu derece eziyet
Çektirip
Asabileştirdiklerine şaşarız;
Fakat ; ... Azmin getirdiği cesaret ve kuvvetle,
Sorunlarımızın ve zayıflıklarımızın
Üstesinden geliriz. ...daha alçakgönüllü,
İsteklerimizde daha ısrarlı, çevremizdekilere daha yakın,
Daha akıllı ve sorunlarımıza karşı daha dayanıklı hale geliriz. ...
Gizli gücümüzle, yaşamımızdaki pürüzlü kum taneciklerini,
Bize kuvvet veren ümit ve ilham kaynağı olan değerli
İncilere
Dönüştürürüz.
Ümitsiz olmayın
Ümit SİZ olun.
Ey insanlar!
Gelin sizinle bir anlaşma yapalım.
Tüm umutsuzluklarınızı,
Pişmanlıklarınızı,
Boşa çabaladıklarınızı,
Korkularınızı,
Hüsranlarınızı,
Ettiğiniz bedduaları,
Teamülden kalkmış duygularınızı
Bana verin.
Borcum ne şimdi?
Bir çek yazsam?
Tüm servetimi döksem önünüze?
Hatırlı bir siyasi tanıdığım var, sizi onunla tanıştırsam?
Yakışık alır mı bunca yaşanmışlığa! KF
Gelin sizinle bir anlaşma yapalım.
Tüm umutsuzluklarınızı,
Pişmanlıklarınızı,
Boşa çabaladıklarınızı,
Korkularınızı,
Hüsranlarınızı,
Ettiğiniz bedduaları,
Teamülden kalkmış duygularınızı
Bana verin.
Borcum ne şimdi?
Bir çek yazsam?
Tüm servetimi döksem önünüze?
Hatırlı bir siyasi tanıdığım var, sizi onunla tanıştırsam?
Yakışık alır mı bunca yaşanmışlığa! KF
Her gün sarılsak birbirimize yeter mi ki? Çok az kaldı ya hani. Belki sarılmak teselli olur bize.Özlem kuşu aklımıza konduğu an,o sarılmayı düşünür, içimizde birbirimizin sıcaklığını hissederiz yine diye diyorum.Fayda eder mi ne dersiniz? Düşünüyorum da. Heyyy, koloni!!! Ben şimdiden çok özledim sizi..._nazende
Bişeyler oluyor hayat bi şekilde akıp geçiyor peki sen hayatına ne kadar müdahale edebiliyorsun? Kendi beceriksizliklerimize kader mi der olduk? Nekadar istediğimiz gibi yaşıyoruz? Sorumluluklar üzerimize çöküyor peki akıp giden hayat onu naptık sorumluluk denizinde yüzerken? Kişilere karşı olan sorumluluklarımızı düşünürken biz biz olabildik mi? Biz biz olmayı ne zaman öğreneceğiz?? Ben cevap bulamıyorum ya siz????
Şemsiyen nerede?
Hepimizin bu kızdan öğreneceği birşeyler var...
Sonsuzluk gibi görünen kuraklıkta, küçük bir çiftçi topluluğu ne yapacağını bilmiyordu.
Ürünlerini sağlıklı tutmak ve kasaba halkının ihtiyaçlarını karşılamak için yağmur çok önemliydi.
Sorun daha da büyüdükçe,hoca bir yağmur duası yapmaya karar verdi.
Çok kişi geldi.İçeri girerlerken hoca çoğunu selamladı.
Resmi olarak toplantıyı başlatmak için ön tarafa doğru yürürken insanların çoğunun karşılıklı koridorlarda sohbet ettiğini ve arkadaşlarıyla selamlaştıklarını gördü.
Ön tarafa vardığında düşüncesi katılımcıları susturmak ve toplantıya başlamaktı.
Sessizlik isterken gözleri kalabalağın üstünde dolaşıyordu.
İlk sırada sessizce oturan 11 yaşlarındaki bir kız çocuğunu fark etti.
Yüzünde heyecanlı bir gülümseme vardı küçük kızın.
Yanındaki askıda kullanılmaya hazır açık kırmızı bir şemsiye duruyordu.
Ne kadar güvene sahip olduğunu görünce , kızın güzelliği ve masumiyeti hocayı gülümsetti.
Hiç kimse şemsiye getirmemişti.
Hepsi dua etmeye gelmişti , fakat bir tek bu küçük kız Tanrı'nın duaları kabul edeceğinden emindi...

Sonsuzluk gibi görünen kuraklıkta, küçük bir çiftçi topluluğu ne yapacağını bilmiyordu.
Ürünlerini sağlıklı tutmak ve kasaba halkının ihtiyaçlarını karşılamak için yağmur çok önemliydi.
Sorun daha da büyüdükçe,hoca bir yağmur duası yapmaya karar verdi.
Çok kişi geldi.İçeri girerlerken hoca çoğunu selamladı.
Resmi olarak toplantıyı başlatmak için ön tarafa doğru yürürken insanların çoğunun karşılıklı koridorlarda sohbet ettiğini ve arkadaşlarıyla selamlaştıklarını gördü.
Ön tarafa vardığında düşüncesi katılımcıları susturmak ve toplantıya başlamaktı.
Sessizlik isterken gözleri kalabalağın üstünde dolaşıyordu.
İlk sırada sessizce oturan 11 yaşlarındaki bir kız çocuğunu fark etti.
Yüzünde heyecanlı bir gülümseme vardı küçük kızın.
Yanındaki askıda kullanılmaya hazır açık kırmızı bir şemsiye duruyordu.
Ne kadar güvene sahip olduğunu görünce , kızın güzelliği ve masumiyeti hocayı gülümsetti.
Hiç kimse şemsiye getirmemişti.
Hepsi dua etmeye gelmişti , fakat bir tek bu küçük kız Tanrı'nın duaları kabul edeceğinden emindi...

10 Mayıs 2015 Pazar
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekteydi ya hani,
Ama elmanın seni sevmemesi de dahil değil miydi meselelerine?
Tahir olmak ayıp değildi elbette
Hele Zühre olmak...
Sevda yüzünden ölmek... Hiç!
Sevda yüzünden ölmek deyince;
Nefesin kesilmesi olmasa gerek,
Nefesinin kesiliyormuş gibi olması...
Deneyememek damarlarında bir serumu.
Elmanın seni sevme ihtimali yoksa şayet;
Önce senin Zühre'liğin sorgulanmalı.
Tahir gibi Tahir, Zühre gibi Zühre olunmalı.
Lafla olmaz kondurabilmek şahsına Tahir ile Zühre'yi!
Tahir olmak da kolay değil Zühre olmak ta... KF
Ama elmanın seni sevmemesi de dahil değil miydi meselelerine?
Tahir olmak ayıp değildi elbette
Hele Zühre olmak...
Sevda yüzünden ölmek... Hiç!
Sevda yüzünden ölmek deyince;
Nefesin kesilmesi olmasa gerek,
Nefesinin kesiliyormuş gibi olması...
Deneyememek damarlarında bir serumu.
Elmanın seni sevme ihtimali yoksa şayet;
Önce senin Zühre'liğin sorgulanmalı.
Tahir gibi Tahir, Zühre gibi Zühre olunmalı.
Lafla olmaz kondurabilmek şahsına Tahir ile Zühre'yi!
Tahir olmak da kolay değil Zühre olmak ta... KF
İçimde birikti bütün yağmurlar..bi bulut gibi..
Gittikçe ağırlaşıyorum. İyice karardım gittim bugünlerde..
Uçsuz bucaksız gökyüzünde ahenkle dönmek varken. Kendi ağırlığımın altında eziliyorum. Biyere kımıldayamıyorum.
Ah şu yağmurlarımı bi boşaltsam. Sonra bi rüzgar alsa götürse beni sevdiğim topraklara..doyasıya dolansam gökyüzünde.
Bulut için yağmurkıymetlidir, bilirim. Ama çok ağırlaştım artık taşıyamıyorum. Topladığım son damlalarım olsa gerek.. Az kaldı.
Ah şu yağmurlarımı bi boşaltsam. Doyasıya dolansam gökyüzünde.
Deme sakın bulut yağmurdan sızlanır mı?
Doldum artık sonuma kadar hissediyorum.
Artık bi yere yağmur olup oraları yeşertmek istiyorum
Yağmur olmak kolay değil, anladım..
Ah şu yağmurlarımı bi boşaltsam. Sonra bi rüzgar alsa götürse beni sevdiğim topraklara.
Kocaman bi bulutum ben.
Kocaman yağmurlu bulut.
Cok yağmurlarım var,ondan kara bulut oldum bugünlerde..
Ama olsun bi gün hepsi yağacak yeryüzüne..
Biliyorum az kaldı..
Bu ağırlığı biraz daha taşıyabilirsem…sonu güneşli günler biliyorum.
Elbet yağmurlar toplanır içimde yine..biliyorum
Ama bu seferki ağır geliyor artık.
Ahh şu yağmurlarımı bi boşaltsam..sonra bi rüzgar alsa götürse beni sevdiğim topraklara..doyasıya süzülsem gökyüzünde..
*çalıkuşu*
Simdi ,bi durakta oturup, kulakligimi takip sevdigim bi melodiyi dinlerken, kosusturan, yanimdan gecip giden, arkadasiyla sohbet eden, yanimda oturan insanlari, dertlerini, kafasindaki farkli dusunceleri, telaslarini, hastaliklarini, kaybettiklerini, bambaska hikayelerini dusunuyorum.
tramvay geldi, kendi hikayeme dönuyorum.
tramvay geldi, kendi hikayeme dönuyorum.
'Hoşçakal Ülkesi'
Eger giden bi parcansa, trenin siyah camindan birbirinizi gorme ihtimaliniz cok dusuk olsa da, ne kadar sacma gorunse de, dakikalarca orda bekleyip bosluga elini salliyabilirsin...
9 Mayıs 2015 Cumartesi
Çizimler, paftalar, hocalar, dedikodular,gündeme düşen can alıcı asparagaslar..
Göze sürülen rimellerin markaları, herkese yapıştırılan iyi insan, çirkin insan damgaları...
Değerler, hiyerarşiler, ilişkiler, anlamsız söyleşiler...
Uğruna seneler verilen çok değerli, çok havalı meslekler, imzalanan senetler, düzenlenen mitingler...
Kavgalar, barışlar...
Koşturmacalar, koşturmacalar, koşturmacalar..... Bitmezcesine...
Unuttuk mu acaba? Niçin geldik dünyaya? _nazende
Göze sürülen rimellerin markaları, herkese yapıştırılan iyi insan, çirkin insan damgaları...
Değerler, hiyerarşiler, ilişkiler, anlamsız söyleşiler...
Uğruna seneler verilen çok değerli, çok havalı meslekler, imzalanan senetler, düzenlenen mitingler...
Kavgalar, barışlar...
Koşturmacalar, koşturmacalar, koşturmacalar..... Bitmezcesine...
Unuttuk mu acaba? Niçin geldik dünyaya? _nazende
8 Mayıs 2015 Cuma
yuvada kalmak, hayatında sabit bir kişinin bile olmamasıdır.
yuvada kalmak, anne kelimesinin bile anlamsızlaşmasıdır..
yuvada kalmak koca bir hayatı tek başına sırtlanmaktır.
yuvada kalmak suçsuz yere dayak yiyipbi köşede zırlamaya terk edilmendir.
yuvada kalmak, herşeye küsmeye en ala sebeptir..ona rağmen küsecek kimsenin olmamasıdır.
yuvada kalmak nazlanmanın ne demek olduğunu bilmemektir.
yuvada kalmak, okuldan gelince olup biteni anlatacak birinin olmaması..
yuvada kalmak dayanacak bir varlığının olmaması..
yuvada kalmak hayatın daha tomurcukken kimsesizliğin dibine vurmak..
terkedilmişliği iliklerinde hissetmek...
prenses(/prens) olman gereken çağlarında hiçbirşey gibi gereksiz, fazlalık hissetmektir.
yuvada kalmak cılız bacaklarla tüm yüklerin sırtına yüklenmesidir.
yuvada kalmak kafa dinlemek için gidecek sana özel bir odanın olmaması
yuvada kalmak, sana birşey alındığında, aynısından elli tane daha alınması..odayı bırak özel hiçbişeyinin olmaması..olsada diğerlerinden onu saklamak için savaş vermektir.
yuvada kalmak ne için yaşadığını bilmemek
yuvada kalmak, üzgün bakışlarla kimsesizliğini bir kez daha hissetmektir.
yuvada kalmak bi kova suyun içinde yaşamaya çalışan 100 balıktan biri olmaktır.
özetle yuvada kalmak, çamaşır asarken balkondan düşen mandal gibi...unutulmuş, farkedilmemiş..sokaktan geçen insanların görmezden geldiği, düşürenin inipte almadığı, yerde parçalanmaya mahkum, renkleri yavaşta solan pembe bi mandal...
*çalıkuşu*
yuvada kalmak, anne kelimesinin bile anlamsızlaşmasıdır..
yuvada kalmak koca bir hayatı tek başına sırtlanmaktır.
yuvada kalmak suçsuz yere dayak yiyipbi köşede zırlamaya terk edilmendir.
yuvada kalmak, herşeye küsmeye en ala sebeptir..ona rağmen küsecek kimsenin olmamasıdır.
yuvada kalmak nazlanmanın ne demek olduğunu bilmemektir.
yuvada kalmak, okuldan gelince olup biteni anlatacak birinin olmaması..
yuvada kalmak dayanacak bir varlığının olmaması..
yuvada kalmak hayatın daha tomurcukken kimsesizliğin dibine vurmak..
terkedilmişliği iliklerinde hissetmek...
prenses(/prens) olman gereken çağlarında hiçbirşey gibi gereksiz, fazlalık hissetmektir.
yuvada kalmak cılız bacaklarla tüm yüklerin sırtına yüklenmesidir.
yuvada kalmak kafa dinlemek için gidecek sana özel bir odanın olmaması
yuvada kalmak, sana birşey alındığında, aynısından elli tane daha alınması..odayı bırak özel hiçbişeyinin olmaması..olsada diğerlerinden onu saklamak için savaş vermektir.
yuvada kalmak ne için yaşadığını bilmemek
yuvada kalmak, üzgün bakışlarla kimsesizliğini bir kez daha hissetmektir.
yuvada kalmak bi kova suyun içinde yaşamaya çalışan 100 balıktan biri olmaktır.
özetle yuvada kalmak, çamaşır asarken balkondan düşen mandal gibi...unutulmuş, farkedilmemiş..sokaktan geçen insanların görmezden geldiği, düşürenin inipte almadığı, yerde parçalanmaya mahkum, renkleri yavaşta solan pembe bi mandal...
*çalıkuşu*
.....öbür yandan mecnun'un karaladığı çöller yas tuttu...
neydi? mecnun leylanın acısından çöllere düştü...
çöl ne kadar kötü bi yerdi ki mecnun bu çöllere DÜŞ(!)tü dediler içlerinden..
herkes korktu çölden...
halbuki onunda rrüzgarın esintisiyle dans eden bal rengi kumları vardı..
ama mecnun çöle düş'ünce bunları anlatmadı hiç..
mecnun taktı leylaya..
kimse bilemedi mecnunun tasvirlerdiği çöl onun içindeydi. nereye gitse onunlaydı..
arada bizim çöl kaldı..
mecnunda çölde yalnız kaldı..
*çalıkuşu*
neydi? mecnun leylanın acısından çöllere düştü...
çöl ne kadar kötü bi yerdi ki mecnun bu çöllere DÜŞ(!)tü dediler içlerinden..
herkes korktu çölden...
halbuki onunda rrüzgarın esintisiyle dans eden bal rengi kumları vardı..
ama mecnun çöle düş'ünce bunları anlatmadı hiç..
mecnun taktı leylaya..
kimse bilemedi mecnunun tasvirlerdiği çöl onun içindeydi. nereye gitse onunlaydı..
arada bizim çöl kaldı..
mecnunda çölde yalnız kaldı..
*çalıkuşu*
fazlasıyla garip duygular içerisindeyim şu sıralar 4 yıl önce korkularla geldiğim yerde bu şehirde;
4 yılı, anılarımı, arkadaşlarımı, şakaları, kahkahaları, sevdiğim sevmediğim her şeyi arkamda bırakıyorum. Anılarıma iyi bak eskişehir...
Belkide bir daha asla bu kadar kalabalık kahkaha atamayacağız sokaklarında...
proje yetiştirme telaşalarımızı da alıp gidiyoruz evlerimizden; sabaha dek yanan tek lamba bizim iken apartmanlarda...
Biz özleyeceğiz bu kenti; acısıyla, tatlısıyla, muhabbetiyle, kırgınlığıyla hep bi parçamız olacaksın. Kocaman biz parçamız...
Yavaş yavaş hoşçakal derken bu maceraya es es, es ve getir sevdiğimiz herşeyi yanı başımıza...
by bg...
4 yılı, anılarımı, arkadaşlarımı, şakaları, kahkahaları, sevdiğim sevmediğim her şeyi arkamda bırakıyorum. Anılarıma iyi bak eskişehir...
Belkide bir daha asla bu kadar kalabalık kahkaha atamayacağız sokaklarında...
proje yetiştirme telaşalarımızı da alıp gidiyoruz evlerimizden; sabaha dek yanan tek lamba bizim iken apartmanlarda...
Biz özleyeceğiz bu kenti; acısıyla, tatlısıyla, muhabbetiyle, kırgınlığıyla hep bi parçamız olacaksın. Kocaman biz parçamız...
Yavaş yavaş hoşçakal derken bu maceraya es es, es ve getir sevdiğimiz herşeyi yanı başımıza...
by bg...
...
Karmakarısık bi sirkülasyonun ortasinda gibiyiz simdi..bazen çokça gulumseme dolu.bazen ozlemle ve bekleyislerle dolu..bazen hüzünlü.bazen de dış seslerin sana ulasmadıgı sadece kendinle konuşarak, kendini dinleyerek geçen..bugün burda hava kapalı..
Ama simdi etrafıma dönüp bakınca, birinin gözlerinin gülerek bakması sana, durağa gittiğinde okuluna gitmek icin, bi sürü kisiye günaydın diyebilmek, azıcık solgun olduğunda neyin var hasta mısın diycek bi cok samimi kisinin olması, sevdiğin ve artık herkesce bilinen tatlı bi yiyeceğin hadi gel sana aldım denilmesi, o yiyeceği satan dükkan sahibinin oraya gittiğinizde artık tanıdık gözlerle size hosgeldiniz demesi:)
Simdi, bu her zaman yaninda oturup dısarı baktıgım pencereden bakınca hava biraz açıcak gibi görünüyo.
Not:O tatlı yiyeceği tahmin etmek cok zor olmasa gerek :)
Not2:Resmin konuyla hic bi alakası yok.sadece bi kisiye ait olan bu seye 4 farklı kisinin farklı isimler vermesi ve öyle seslenmesi sorununa doğru ismi kanıt için konuldu :)
Ama simdi etrafıma dönüp bakınca, birinin gözlerinin gülerek bakması sana, durağa gittiğinde okuluna gitmek icin, bi sürü kisiye günaydın diyebilmek, azıcık solgun olduğunda neyin var hasta mısın diycek bi cok samimi kisinin olması, sevdiğin ve artık herkesce bilinen tatlı bi yiyeceğin hadi gel sana aldım denilmesi, o yiyeceği satan dükkan sahibinin oraya gittiğinizde artık tanıdık gözlerle size hosgeldiniz demesi:)
Simdi, bu her zaman yaninda oturup dısarı baktıgım pencereden bakınca hava biraz açıcak gibi görünüyo.
Not:O tatlı yiyeceği tahmin etmek cok zor olmasa gerek :)
Not2:Resmin konuyla hic bi alakası yok.sadece bi kisiye ait olan bu seye 4 farklı kisinin farklı isimler vermesi ve öyle seslenmesi sorununa doğru ismi kanıt için konuldu :)
![]() |
Bıdırık :) |
7 Mayıs 2015 Perşembe
Ferhat mıydı o dağları delen Şirin için..
Mesela Ferhat niye dağları aşmamış da delmiş? Şirin'i seviyorsa dağ ile zoru neymiş?.. Ferhat'ın çektiği zorluktan bahseder herkes.. Ya, dağın ne suçu vardı..Ne Şirin'i bilir ne Ferhat'ı... Bir heybeti vardı şu hayatta. Onu da Ferhat aldı.. Dağın geçilmezliği Şirin'in ulaşılmazlığına tercih edildi..
Dağ incindi..
Ferhat da kavuşamadı....by S
Mesela Ferhat niye dağları aşmamış da delmiş? Şirin'i seviyorsa dağ ile zoru neymiş?.. Ferhat'ın çektiği zorluktan bahseder herkes.. Ya, dağın ne suçu vardı..Ne Şirin'i bilir ne Ferhat'ı... Bir heybeti vardı şu hayatta. Onu da Ferhat aldı.. Dağın geçilmezliği Şirin'in ulaşılmazlığına tercih edildi..
Dağ incindi..
Ferhat da kavuşamadı....by S
Yorgun..uykusuz..ve umutsuzuz..şimdi belki bi çok şeyin 'eşik'indeyken, belki bi yol ayrımındayken, hayatımızdaki bi çok kişiyi artık bi daha göremiycek olmanın bilincindeyken, araya uzun mesafeler girecekken, anılar sadece kendi hafızalarımızda bi süre daha barındırılıp yavaş yavaş silikleşmeye başlayacakken, neler olacağı hakkındaki belirsizlik kafamızı meşgul ederken, bu ve benzeri bi çok düşünce beynimde yer edinirken sadece 50 numarada oturup güneşin batışını bekliyorum...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)