Yalnızca yaşayıp gidenler bunu nasıl başarıyor bilmek istiyorum.
Hayatın gayesi; o dünyanın üzerine kurulu olduğu kağıt parçalarını kazanmak için beş gün 8-5 bi masanın önünde oturup sana bahşedilen iki günde evini toparlamak üzerine mi kurulu gerçekten? Gün içinde gökyüzüne dokunamadan, güneşi hissedemeden.Sahi patronunun müsaadesiyle izin günlerinde sokaklarda dolaşabilirsin! Bunu içselleştirenler, hayır, öylece düşünmeden devam edenler nasıl başarıyor? İlkel (!) insanlar için göğü delen adamlar olduk belki ama yürüyen robotlardan farksızız.
Ben başaramıyorum. Nefes alamıyorum bu döngüde.
Dünyanın kurulu olduğu bu düzeni değiştiremeyeceğim., bi parçası olmak zorundayım değil mi?
Bi gün, daha gün ışımadan uyanıp işe giden ve akşam 8-9larda evine ulaşan bi dostum bana şöyle dedi: ‘Hayat anlamlı, fakat sen anlamlandıramıyorsun.’
Galiba öyle. Ben de hayatımı anlamlandırmak için gün ışımadan uyanmalı betonarme bi yapının içinde gerçekten sevmediğim insanlarla sırf işler yürüsün diye konuşmalı, bu proletarya olduğum dünyaya geri dönmeliyim!
Fakat gerçekten aklı olan ve böyle yaşamayı becerebilenler, bana da armağan edin fikirlerinizi ki hayatta kalabileyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder