''Bir zamanlar, herkesten uzakta, kimsenin keşfetmediği, gökdelenlerin, apartmanların, büyük marketlerin, elektrik direklerinin olmadığı Yıldızistan adında bir ülke varmış. Yıldızistan’da gündüz vakti çocuklar kocaman ağaçların tepelerine çıkar, çeşit çeşit meyveler toplayıp yer, buz gibi suları akan derelerde ayaklarını yıkarlarmış.
Yıldızistan’da güneş batıp akşam olunca oyun oynamaktan yorulan çocuklar, masa sandalye yapan marangozlar, elbise diken terziler, ülkedeki herkes bütün işlerini bırakırlarmış. Evlerine gider, kapıların arkasında gizlenen altın oltalarını alır ve yıldıztoplayıcılığına başlarlarmış.
Her gece ülkedeki her vatandaşın bir adet yıldız toplama hakkı varmış. Herkes kendi boyuna göre ayarlanmış altın oltalarını gökyüzüne doğru uzatır ve ayın etrafındaki yıldızlardan bir tanesini tutarmış. Elektrik veya mum gibi ışık verecek aletleri olmayan bu ülkede yıldıztoplayıcılığı yapmadan yaşamak mümkün değilmiş. Kimisi topladığı yıldızını mutfağa götürür yemek yapar, kimisi kütüphanesinde yıldız ışığı altında kitap okurmuş. Uyku vakti geldiğinde ise yıldızlarını tekrar altın oltanın ucuna takıp gökyüzüne salarlarmış. Güneş doğduktan sonra bir yıldız dünyada kalırsa gökyüzünün karanlığa gömüleceğini herkes çok iyi biliyormuş..''


koloniyle yıldızistan'da yaşasak ne güzel olurmuş!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder